DEVAM: 12. Kuşluk
Namazı
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
يَزِيدُ بْنُ
زُرَيْعٍ
حَدَّثَنَا
الْجُرَيْرِيُّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
شَقِيقٍ
قَالَ سَأَلْتُ
عَائِشَةَ
هَلْ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُصَلِّي
الضُّحَى
فَقَالَتْ
لَا إِلَّا
أَنْ يَجِيءَ
مِنْ
مَغِيبِهِ قُلْتُ
هَلْ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقْرِنُ
بَيْنَ
السُّورَتَيْنِ
قَالَتْ مِنْ
الْمُفَصَّلِ
Abdullah b. Şakîk
(r.a.)'den; demiştir ki: Âişe'ye; Resülullah (s.a.v.) kuşluk namazı kılar
mıydı? diye sordum.
"Hayır
(kılmazdı). Ancak seferinden gelmesi müstesna (o zaman namaz kılardı)"
diye cevab verdi. "Resülullah (s.a.v.) (bir rekatta) iki sûreyi birleştirir
miydi?" dedim. "Mufassalden (olanları birleştirirdi)” diye cevab
verdi.
İzah:
Müslim, müsâfirîn;
Nesâî, siyam; Ahmed b. Hanbel, VI, 171, 204, 218.
Namazda "iki
sûreyi birieştirmek"ten maksat, bir rekatta iki sûreyi okumak
demektir.Bilindiği gibi Kur'an-ı Kerim'de "Hucûrât" sûresinden sonra
gelen surelere "mufassal" denilir. Bu sûrelere mufassal denilmesinin
sebebi, bunların birbirinden sık sık besmele-i şerife ile ayrılmış
bulunmalarıdır. Söz konusu sureler de kendi aralarında üçe ayrılırlar:
1. "Hucûrât"
suresinden "Burûc" sûresinin sonuna kadar olan sureler "tival-ı
mufassaladır.
2. "Târik"
suresinden "Lemyekün" (Beyyine) sûresinin sonuna kadar olan sûreler
"Evsât-ı Mufassaladır.
3. Bundan sonraki
sûreler de "kısâr-ı mufassal"dır.
Bu hadis-i şerif bir
fetih müjdesinin gelmesi, seferden dönme, öğretme ve teberrük gibi bir sebeb
olmaksızın kuşluk namazı kılmanın müstehab olmadığım iddia eden kimselerin
delilidir. Bu görüşte olan kimseler Resûl-i Ekrem (s.a.v.) kuşluk namazı
kılarken teberrük için sahabe-i kiramın da arkasına saf olarak namaza iştirak
ettiklerine dâir olan Itban b. Mâlik hadisini [bk. Ahmed b. Hanbel, IV, 43.]
delil getirirler. Andak bu görüş ulemanın büyük çoğunluğu tarafından reddedilmiştir.
Süyûtî, el-Hâkim gibi bu ümmetin medâr-ı iftiharı olan büyük ilim adamları bu
mevzuda yazdıkları özel risalelerde hiçbir sebebe bağlı olmaksızın kayıtsız ve
şartsız olarak kuşluk namazı kılmanın müstehab olduğunu isbât etmişlerdir.
Süyütî'nin beyânına göre, içlerinde Ebu Said el-Hudrî, Hz. Âişe, Ebû Zerr,
Abdullah b. Galib gibi büyük sahabilerin de bulunduğu sahabe-i kiramdan büyük
bir cemâat kuşluk namazını hiçbir sebeb olmaksızın hayatları boyunca kılmaya
devam etmişlerdir.
İbn Ebî Şeybe ve
Beyhakî'nin rivayetlerine göre Kur'an-ı Kerim'in "(O kandil) o evlerde
(yakılır ki) Allah, onların yüce tanınmasına ve içlerinde adının anılmasına
izin vermiştir. Onlar buralarda (mescidlerde) sabah ve akşam onu (Allah'ı)
tesbîh (ve tenzih) eder(ler)" [Nûr 36]mealindeki âyet-i kerimesinde kuşluk
namazından bahsedilmekte ise de bunu Kur'an-ı Kerim'in mana denizinin
derinliklerine dalarak hakikat incilerini toplamasını bilen kimselerden başkası
anlayamamaktadır. Nitekim İbn Cerîr et-Taberî de bu âyet-i kerimeyi tefsir
ederken şunları söylemiştir: Kur'an-ı Kerim'de bulunan her teşbih kelimesi
namaz kılmak anlamına gelir. Bu âyet-i kerimede geçen "el-ğudüv"
kelimesi gündüzün evveli, "âsâl" kelimesi gündüzün sonu demektir."
Bütün bu deliller ve
bir Önceki hadis-i şerifin şerhinde naklettiğimiz hadis-i şerif mealleri hiçbir
sebebe bağlı olmaksızın kuşluk namazı kılmanın müstehab olduğunu söyleyen
cumhur-ı ulemânın görüşünü te'yid etmektedir. Esasen cumhura göre mevzumuzu
teşkil eden hadis-i şerifte geçen Hz. Aişe'nin "Ancak seferden geldiği
zaman kılardı" sözünün mânâsı, “Ben Resûl-i Ekrem'in her kuşluk vakti
kuşluk namazını kıldığını görmezdim. Ancak seferden döndüğü zaman kuşluk
namazı kıldığına şâhid olurdum" demektir. Bilindiği gibi Resul i Ekrem
bütün gününü Hz. Âişe'nin evinde geçirmezdi. Kuşluk namazım bazan mescitte
bazan da diğer hanımlarının evinde kılardı. Ancak sefer dönüşünde Hz. Âişe'nin
evinde kıldığı da oluyordu. îşte ulemanın büyük çoğunluğuna göre Hz. Âişe'nin
sözünün mânâsı bundan ibarettir.
Nitekim Müslim'in
rivayet ettiği, "Ben Resûlullah (s.a.v.)'in kuşluk namazlarını kıldığını
hiç görmedim.”[Müslim, müsafirîn] mânâsına gelen hadisin de bu manaya geldiği
açıktır. Hz. Âişe'nin, "Resûl-i Ekrem kuşluk namazım ancak seferden geldi?”
zaman kılardı" sözü, a" m zamanda "Ümmetine farz olur korkuluyla
',ü namaza her zaman devam etmezdi" anlamına da gelebilir. Bir numara
sonra gelecek olan hadis-i şerif de buna delâlet etmektedir.